Ispanak, fasulye, biber ve yumurtaları almıştı. Almıştı almasına ama asıl mesele onları satmakta. Bir kere tezgâhı tertemiz olmalı. Zaten taze olan ürünleri, tertemiz tezgahından dağılmalı alıcılarına.
Parası neyse önceden ödemiş, en tazesini çoktan seçmişti. Elinden gelenin fazlasını yapıyordu, ama ne çare! Üç çocuğu, hasta kocası, hepsi yorgun ellerine bakıyordu. Elleriyse, duaya durmuş, bugüne de şükür diyordu. İşte ne olduysa o anda oldu. Arkasını sadece bir anlık döndü. Demişti ya, tertemiz olmalı tezgâhı…Yeşillikleri için sermaye yapacağı parasını çaldı, vicdanı olmayan adam. Tam da o an! Yorgun ellerine, bu seferde ağlamaktan yorgun düşen gözleri katıldı. Beraber ağladılar kaybolan insanlığa. Sonra, yine bir an oldu. Kaybolduğunu sandığı insanlık önünde sıraya girdi. Bu sefer tezgahını o güzel yürekler temizledi. Yeşillikler dağılırken alıcılarına, yorgun elleri gözyaşını silip, döndü duasına. Şükür bugüne de…