Kaminya'nın Gizemli Dünyasına Hoşgeldiniz...

Şuan burada olduğunuza göre serüvene bir adım daha yakınsınız.

hadi başlayalım :)

Temiz Tezgahım

Ispanak, fasulye, biber ve yumurtaları almıştı. Almıştı almasına ama asıl mesele onları satmakta. Bir kere tezgâhı tertemiz olmalı. Zaten taze olan ürünleri, tertemiz tezgahından dağılmalı alıcılarına. Parası neyse önceden ödemiş, en tazesini çoktan seçmişti. Elinden gelenin fazlasını yapıyordu, ama ne çare! Üç çocuğu, hasta kocası, hepsi yorgun ellerine bakıyordu. Elleriyse, duaya durmuş, bugüne de şükür […]

Gelincik

Yarınından habersiz her canlı gibisin gelincik. En çokta insan gibi… Toprağa sıkı sıkı tutunmuş dalların fayda etmez sonsuzluğa ulaşmana. Her an dağılabilir yaprakların, hatta küçücük bir rüzgarla. Çaresiz bir varoluş çabası seninkisi. Tıpkı bizim gibi. Bir anda bitiverecek ömrüne göre seçtiğin yalnızlıksa, hayret verici. Uçsuz bucaksız tarlalarda sen orada, bir diğerin kim bilir nerede? Dağılır […]

KAYIK VE O

Mavinin sarmaş dolaş tonları arasında bir küçük kayık gördüm. Rüzgarla şımarık bir iş birliğine girmişti. Sahibinin sözü dışına çıkıyor olmak onu haylazca gülümsetiyordu. Küçük salınımlarla, yavaşça derinlere doğru ilerleyen bu kayık kimdi? Neden bu kadar yalnızdı? Çılgın bir düşünceyle gülümsediğini varsaydığım kayığı, şimdi de hüzünlü bulmaya başlamıştım. Salınımları bana bir kederi hatırlatıyordu. Varsaymak yerine sormaya […]

Öylesine bir kadın (ANNE)

Kim olduğunun önemi olmayan ve dünyaya doğan her insan kadar değerli bir kadınla, bir anneyle sohbet ettim. Genç sayılmasa da yaşlı da görünmeyen bu kadına yaşını soramamıştım. Öyle güzel anlatıyordu ki, yaş gibi bir detayla yüzeyde kalmak istemedim. Bana, yaşadıklarına karşın nasıl ayakta kaldığından bahsediyordu. Eşini talihsiz bir kazada kaybettiğini, henüz 23 yaşındayken iki kızıyla […]

Canım Dedeciğim

Deden öldü dediler. Gıcırdadı somyanın ayakları, Bırakıverdi kendini, sözlerin ağırlığı Dört yaşında ne anlarsın ki sen Yolun sonunu bilir mi başındaki? Ağlamayın dedim, ölünce ne olur ki? Göremezmişim meğer Oysa yeni başlamıştı görmeye gözlerim Çok güzeldi pos bıyıkları, Hele çizgili pijaması, Seni bir daha göremedim, Canım dedeciğim… ( 1988 Sonbaharından… Dedem Osman ANDA’nın anısına )

Kardeş Karmaşası

Neden bebek arabasına hep o oturuyor, Oysa benim ayaklarımda yoruluyor. Ondan büyük olabilirim, Ama ben hala büyümedim. Yine peşimde misin sen küçük cadı? Of! Kim dağıttı odamı. Ver dedim sana oyuncaklarımı, Başladı ağlamaya Neyse tamam, ağlama. Yine ilk ben koşarım sana Kıyamam ki gözyaşlarına, Birde o pembe ayaklarına. Müge Anda ( Kardeşim Merve Anda Peynirci […]

Yağmur Taneleri

Sırt sırta, bazen yüz yüze dönerek süzülen yağmur taneleri… Birbirlerine hasret bir yolculuğa çıkmışlar. Üstelik, yan yanayken…Ne tezat ama! Onca uzunluğuyla, sanki bitmeyecek bu gök yolculuğunda, birbirlerine dokunamadan, bir seyirle geçip gidecekler yanı başlarından. Belki de kavuşma ümitleri olmasa dayanamazlardı. Onları izlemeye devam ediyorum. Görüyorum ki; akıllarında bir nehir var, keşke ulaşabilseler. Hayallerini süslüyor. Doyasıya, […]

Aramak istediğinizi üstte yazmaya başlayın ve aramak için enter tuşuna basın. İptal için ESC tuşuna basın.

Üste dön